Piaget'in evreleri nelerdir ?

Ceren

New member
Bir Çocukluk Masası: Piaget’in Evreleriyle Büyümek

Geçen hafta sonu eski dostlarla bir kafede buluştuk. Masanın üzerinde yarısı bitmiş kahveler, biraz nostalji, biraz da felsefe vardı. Sohbet bir noktada “çocuk nasıl düşünmeyi öğrenir?” sorusuna geldi. O anda fark ettim ki hepimiz, farkında olmadan Jean Piaget’nin evreleriyle yaşamış, büyümüş ve değişmiştik. İşte bu yazı, o masada başlayan sohbetin hikâyesidir — bir çocuğun dünyayı anlamlandırma serüveniyle bizimkilerin kesiştiği bir yolculuk.

---

I. Duyusal-Motor Evre: “Efe ve Nesnenin Sırrı”

Efe, yeni yürümeye başlamış bir çocuk. Bir gün annesi Zeynep, onunla halının üzerinde top oynuyor. Top kanepe arkasına yuvarlanınca Efe’nin gözleri büyüyor. “Top gitti!” diyor heyecanla. Zeynep gülümsüyor, topu çıkarıp gösteriyor: “Gitmedi ki, sadece görünmüyordu.”

Bu küçük sahne, Piaget’nin [Duyusal-Motor Evre](https://www.simplypsychology.org/piaget.html) dediği dönemin canlı bir örneği. 0-2 yaş arası çocuklar, dünyayı dokunarak, görerek ve deneyimleyerek tanırlar. Efe, o anda “nesne sürekliliği” kavramını keşfediyor — yani bir şey gözden kaybolsa da var olmaya devam eder.

Zeynep’in sabrı, Efe’nin merakını yönlendiriyor. O anın içinde, bir annenin empatisiyle bir çocuğun stratejik keşfi iç içe geçiyor. Topu saklayan Zeynep’in “oyun” yaklaşımı, öğrenmenin duygusal temelini kuruyor.

---

II. İşlem Öncesi Evre: “Elif’in Gökkuşağı Krizi”

Elif dört yaşında. Bir gün kreşte resim yaparken öğretmeni ona iki bardak su gösteriyor: biri geniş ve kısa, diğeri dar ve uzun. Her ikisinde de eşit miktarda su var. Elif uzun bardağı işaret ediyor: “Bu daha fazla!”

Piaget’ye göre 2-7 yaş arasındaki çocuklar işlem öncesi evrededir. Bu dönemde çocuklar, görünüşe dayalı düşünür; mantıktan çok sezgileriyle karar verirler. Elif’in gözündeki “fazlalık”, gerçeğin değil, algının bir yansımasıdır.

Öğretmeni Ayhan Bey, Elif’in önüne iki aynı miktarda boncuk koyuyor ve soruyor: “Hangisi daha çok?” Elif, “İkisi de aynı,” diyor. Ayhan Bey gülümsüyor — çocuk bir kavramdan diğerine geçerken bir köprü inşa etmiştir.

Bu noktada, Ayhan’ın analitik sabrı ve Elif’in sezgisel merakı birleşiyor. Toplumsal olarak kadınların duygusal zekâsı, erkeklerin çözüm odaklılığıyla bir denge kuruyor. Eğitimde cinsiyet değil, yaklaşım biçimi öğrenmenin yönünü belirliyor.

---

III. Somut İşlemler Evresi: “Arda’nın Taş Koleksiyonu”

Arda on yaşında. Mahalledeki parkta taş topluyor. Her taşın farklı bir rengi, deseni var. Bir gün babasıyla taşları sıraya diziyor ve Arda fark ediyor: “Bu taş diğerlerinden daha ağır, ama aynı büyüklükte!”

Bu, Piaget’nin somut işlemler evresi (7–11 yaş) dediği dönemin kalbidir. Arda artık soyut olmayan, ama mantıksal ilişkiler kurabileceği bir dünyada düşünür. Sebep-sonuç bağlantıları, ağırlık-hacim ilişkileri onun zihninde şekillenmektedir.

Babasının stratejik soruları — “Sence neden ağır olabilir?” — Arda’yı hipotez kurmaya yönlendirir. Ama annenin sesi de oradadır: “Belki o taşın içinde bir hikâye vardır, yıllar önce bir dağdan düşmüştür.” İşte tam burada mantıkla duygu birleşir. Bilim ile hayal gücü, bir çocuğun zihninde el sıkışır.

Bu denge, Piaget’nin teorisini çağdaş bir bağlama taşır. Günümüz eğitimi, yalnızca “doğru cevabı” değil, anlamlı düşünmeyi öğretmelidir.

---

IV. Soyut İşlemler Evresi: “Mira’nın Sorgusu”

Mira on altı yaşında, lise son sınıfta. Bir gece yıldızlara bakarken annesine dönüp soruyor: “Anne, sence adalet gerçekten herkes için aynı mıdır?”

Artık çocuk değil; Piaget’nin son evresi olan soyut işlemler dönemi (11 yaş ve sonrası) başlamıştır. Mira artık soyut kavramları analiz edebilir, olasılıkları tartabilir, idealler üzerine düşünebilir.

Annesi, “Adalet bazen gözle değil, vicdanla görülür,” diyor. Babası ise, “Ama hukuk sistemleri adaleti görünür kılmak içindir,” diye ekliyor. O anda Mira, iki bakışın birleştiği noktada büyüyor: biri empatiyle, diğeri rasyonellikle.

Bu sahne, toplumsal cinsiyet rollerinin ötesinde bir bütünlüğü temsil ediyor. Duygusal zekâ ile mantıksal düşüncenin birlikte var olabildiği bir dünya. Mira’nın düşüncesi, bireysel sorgulamanın toplumsal dönüşüme nasıl evrilebileceğini gösteriyor.

---

V. Toplumsal Bir Aynada Piaget

Piaget, 20. yüzyılın başında bireyin zihinsel gelişimini tanımlarken aslında bir toplumun da nasıl olgunlaştığını anlatıyordu.

- Duyusal-motor evre, insanlığın doğayla ilk teması gibidir.

- İşlem öncesi evre, mitlerin ve inançların doğduğu dönemdir.

- Somut işlemler evresi, bilimin temellerinin atıldığı rasyonel dönemdir.

- Soyut işlemler evresi ise, felsefenin ve demokrasinin yükseldiği çağdır.

Bugünün dünyasında hâlâ bazı toplumlar “işlem öncesi evre”de takılı kalırken bazıları soyut düşüncenin sınırlarını zorluyor. Peki biz, birey olarak hangi evredeyiz?

---

VI. Son Söz: Bir Masadan Kalkan Sorular

O akşam kafede konuşma bittiğinde herkes kendi çocukluğuna dönmüştü. Biri “Ben küçükken kaybolan oyuncağımın ardından ağlardım,” dedi; diğeri “Ben nedenini sormadan hiçbir şeyi kabullenemezdim.”

Belki de hepimiz hâlâ Piaget’nin evrelerinde gidip geliyoruz: bir gün somut, ertesi gün soyut; bir an mantıklı, bir an duygusal. Ama öğrenmek tam da bu değil mi? Dünyayı hem hissederek hem düşünerek anlamaya çalışmak.

Sen hangi evredesin?

Bir nesnenin kaybolduğunu sanıp üzüldüğün, sonra aslında hep orada olduğunu fark ettiğin anları hatırlıyor musun?

Belki de büyümek, sadece “nesne sürekliliğini” değil, insan sürekliliğini öğrenmektir — her duygunun, her düşüncenin bir başka evrede yeniden ortaya çıkacağını bilmek.

---

Kaynak:

- Piaget, J. (1952). The Origins of Intelligence in Children.

- Berk, L. E. (2018). Development Through the Lifespan.

- Kohnstamm, D. (2019). The Rediscovery of Piaget: A New Look at His Legacy.